"Zihinsel İyileşme" hakkında...
BİLGİLENDİRME VİDEOLARI, YARALANABİLECEĞİNİZ BAZI TEKNİKLER...
Videolar;
Beyin gücüyle iyileşme...
Hastalıkların büyük bir çoğunluğu derin üzüntü, stres ve sıkıntıların beynimizde oluşturduğu olumsuz düşünce ve etkilerden kaynaklanmaktadır. Bunlar beynimizde düzeldikçe, düzeltildikçe, hastalıklar da büyük oranda azalmakta, ortadan kalkabilmektedir.
Beynimizin bizi hasta etme özelliği kadar iyileştirme özelliği de bulunmaktadır. Bir yerimiz kırıldığında vücudumuz beynimizden aldığı komutlarla kırılan yere kemik yaparak, bir yerimiz kesildiğinde kesilen yere et yaparak, onarabilmektedir.
"Zİ" (Zihinsel İyileşme) kapsama alanına giren;
* Evrensel Yaşam Enerjileri;
------- * Bioenerji,
------- * REIKI,
* NLP (Neuro Linguistic Programming / Duyu Dilbilimsel Programlama),
* EFT (Emotional Freedom Techniques / Duygusal Özgürlük Teknikleri),
tekniklerinden bir veya birkaçı entegre olarak kullanılarak ilaç, diyet, egzersiz olmadan aşağıdaki rahatsızlık ve problemlerinizden kısa sürede kurtulabilirsiniz;
* Çeşitli ağrılar,
* Baş ve Migren ağrıları,
* Kanser (tümörün iyileşmesine katkıda bulunmak, kansere bağlı ruhsal bozuklukları düzeltmek, kanser ağrılarını azaltmak, vs.),
* Mide rahatsızlıkları, ülser, tansiyon,
* Kilo problemleri (yeme bozuklukları, aşırı şişmanlık, zayıflık, aşırı iştah, iştahsızlık),
* Diyetsiz kilo vermek, almak,
* Uyku bozuklukları, uyuyamamak,
* Dil tutulması, konuşamamak, kekemelik,
* Fobiler (kedi, köpek, yılan,vs.),
* Korkular (doğum, dişçi, deniz, uçak, yükseklik, ölüm, askerlik vs.),
* Depresyon, Panik Atak, stres, gerginlik, çeşitli ruhsal bozukluklar,
* Derin üzüntü ve sıkıntlar,
* Gönül yaraları (ayrılma, terk etme, terk edilme, karşılıksız aşk, vs.),
* Boşanma, ayrılık üzüntü ve depresyonları,
* Kadın - erkek arası iletişim ve ilişki problemleri,
* Cinsel sorunlar,
* Bağımlılıklar (sigara, alkol, uyuşturucu, vs.),
* Tikler,
* Vejeteryanlık,
* Bazı cilt hastalıkları,
* İletişim ve uyum bozuklukları,
* Sıkılganlık, kişiler ve toplum karşısında konuşamamak,
* Çocukların çeşitli ruhsal ve davranış bozuklukları,
* Öğrencilerde ders çalışamamak, okumak istememek,
* Yetenekleri artırmak (sporcu, sanatçı, müzisyen, tiyatrocu…).
Notlar;
* "Zİ" (Bioenerji, Reiki, NLP, EFT) teknikleri tıbbi tedavi değildir, tıbbi tedavi yerine geçmez. Hiçbirinde ilaç kullanılmaz, diyet, egzersiz vs. yoktur. Sadece tıbbi tedavileri destekler.
* Whatsapp, Skype, Zoom üzerinden danuışmanlık alabilir, problemlerinizden kısa sürede kurtulabilirsiniz.
* 1 seans ortalama 1,5 saattir.
* Bilgi ve randevu için; mehmetak3@gmail.com
Nasıl
hastalanıyoruz?
Bazen
annelerimizden de duymuşuzdur, "Evde, saksılardaki çiçeklere
güzel sözler söyleyin, güzel çiçek açarlar, daha güzel serpilirler,
büyürler" derlerdi… Hayvanlar karşılaştıkları insanların
direkt gözlerine bakarlar ve sevilip, sevilmediklerini derhal
anlarlar. Seviliyorsa
uysallaşır, sevilmiyorlarsa saldırganlaşabilirler. Dünya, doğa
sevgi, mutluluk, iyilikler üzerine güzelleşir, her ortam yaşanır
hale gelir. Canlıların sağlıklı yaşamları sevgi üzerine kurulur.
Sağlıklı olmanın temeli sevgi, mutluluktur. Bunun tersi ortamlarda
üzüntü, gerginlik, dertler, problemler çoğalır, hastalıklar
ortaya çıkar. Canlı insan olunca sevgi, mutluluk daha da önemlidir.
Öncelikle beynimiz, sonra vücudumuz iyilik, güzellik, mutluluk
rotasında ilerliyorsa huzurlu, keyifli, problemsiz, sağlıklı
bir yaşantımız oluyor, bunun tersi oluyorsa da önce sağlığımız
bozuluyor, sonra diğer kötülükler geliyor ardı ardına…
Japon profesör Masuri Emoto bunu incelemiş, iyi ve kötü ortamlarda,
yaptığı araştırmalarda su moleküllerinin fotoğraflarını çekmeyi
başarmış, yazdığı kitapta (Kaynak: Sudaki Mucize, Masaru Emoto,
Arıtan Yayınevi, 2008), suya söylenen iyi ya da kötü sözlerin
su kristallerini güzel ya da çirkin yönde nasıl değiştirdiğini
göstermiştir. Bu fotoğraflarda su kristallerine güzel söylenen
sözler su kristallerini güzelleştirirken, kötü sözlerin su kristallerini
nasıl bozduğu, çirkinleştirdiği çok açık bir şekilde görülmektedir.
Vücudumuzun yaklaşık %70'i sudan oluşur. Kendi kendimize akılımızdan
geçirdiğimiz, söylediğimiz ya da başkalarından duyduğumuz güzel
ya da kötü sözler vücudumuzdaki su moleküllerini, kristallerini
aynı şekilde değiştirmekte, güzelleştirmekte ya da bozabilmektedir.
Ve bize söylenen kötü sözler ya da kendi kendimize oluşturduğumuz
kötü düşünceler, üzüntüler, sıkıntılar, stres vücudunuzun hangi
bölgesini ya da organlarımızın su kristallerini bozmuşsa, o
bölgemiz ya da organımız veya bölgemiz yara olabilmekte, hastalanabilmektedir.
İşte kendimizi
nasıl hasta ettiğimizin birkaç fotoğrafı;
(Kaynak: Sudaki Mucize, Masaru Emoto, Arıtan Yayınevi, 2008)
"Ben
bunu yapabilirim" -------------------------
"Ben bunu yapamam"
"Güzel bir
iş çıkardın" -------------------------"Bu
hiç de iyi olmamış"
"Çekici"
-------------------------
--------------- "Çirkin"
Evrensel
Enerji Çakraları
Bioenerji,
REIKI olarak tanımlanan, canlıları büyüten, enerji, sağlık ve
şifa veren "Evrensel Yaşam Enerjileri" vücudumuzda
7 değişik yerde bulunan huni şeklindeki çakralar aracılığıyla
alınır (buralardan vücuda girer). Bu çakralar günümüz teknolojisiyle
yapılan cihazlarda, elde edilen bazı röntgen filmlerinde, vücut
ısı haritalarında
açık olarak görülebilmektedir.
Çakralar vücudumuzda aşağıdaki şeklinde sıralanmaktadır;
1- Tepe Çakrası,
2- Üçüncü Göz Çakrası,
3- Boğaz Çakrası,
4- Kalp Çakrası,
5- Solar Pleksus (Güneş Sinir Ağı Çakrası),
6- Sakral Çakra,
7- Kök Çakrası.
Zaman içinde veya çeşitli nedenlerle bu çakralarda bazı tıkanıklıklar
oluşabilmekte, bu tıkanıklık çakraların bağlı bulunduğu organlarda
çeşitli hastalıklara sebep olabilmektedir. Bu tıkanıklıklara
enerji verildiğinde kanallar açılmakta, vücut ihtiyaç duyduğu
enerjiyi buralardan yeniden almaya başlamakta, birçok rahatsızlık
bu yolla iyileşebilmektedir.
;
BİOENERJİ
Bioenerji;
"Doğal enerji" demektir. Bioenerji uygulamalarında
Bioenerjist; kozmik Bioenerji akımını aynen bir mercek gibi
toplar, çok yüksek değerlerde yoğunlaştırır ve tedavi edeceği
kişinin fizik ve enerji bedenlerine aktarır.
Bioenerji insan da
var olan enerji akımını dengeler elektromanyetik alanımızda,
çakralarımızda aynı zamanda ruhsal ve fiziksel bedenlerimizin
aktivasyonunu sağlar, enerjiyi yükseltir. Bioenerji'nin kaynağı
evrendir.
Bionerji verecek olan kişinin bu enerjisinin, vereceği insandan
çok daha fazla olması gerekir. Bunun için de birçok konuda ciddi
bir bilgi birikimine (Anatomi, Fizyoloji gibi), eğitime ihtiyaç
vardır.
Bioenerji teknikleri mutlaka eğitim alınarak öğrenilir. Aynı
zamanda genetik kodlarda şifacılık varsa, üzerine bilimsel çalışmalar
yapılarak var olan bu yetenek geliştirilir, güçlendirilebilir.
Bioenerji seansı, Bioenerjist'in kozmik enerji akımını yüksek
değerlerde yoğunlaştırıp pozitif enerjiyi seans alan kişinin
bedenenine aktarmak suretiyle insan bedenin yeniden akord etmesi
metodudur. Bioenerjist kişinin rezonansını yükseltmesine yardımcı
olur. Bioenerji uygulaması sonucunda bölgesel şifa yoktur. Danışan
hangi şekilde Bioenerjist'e gelmiş olursa olsun, Bioenerjist
daima vücudun bütününe enerji verir. Bu şekilde vücuda enerji
akordu yapılmış olur.
Bioenerji uygulaması seanslar şeklinde, masaj masasına yatırılarak,
el değmeden, bedenin 20 - 30 cm uzağından, alet, cihaz, şua
ve ilaç kullanılmadan yapılır, yapılan kişiye hiç bir zararı
yoktur. Bioenerjist avuç içlerinden kişinin vücuduna pozitif
enerjiyi pompalar, enerji bu bölgeden içeri girer dağılır ve
vücuttan dışarı negatif enerjinin atılımı sağlar. Bu şekilde
vücut, doğal ve sağlıklı sistemini yeniden kurar. Vücudun rahatsız
olan bölgesinde ısı artışı veya soğuma meydana gelebilir. Seans
sırasında evrenin zekası, karar verdiği şekilde, karar verdiği
bir şifa meydana getirir. Uygulayıcı karar vermez, çünkü sadece
bir aracı olduğu için, sorumluluk ona ait değildir. İyileşen
kişilerin asıl iyileştiricisi uygulayıcı değildir, doğadır.
Bu durum çalışmayı, hem kişi, hem de uygulayıcı için, çok özgür
bir şifa çalışması haline getirir.
Şifaya bulmanın en iyi yolu, beklentisiz, mutlak bir sonuca
bağlı olmayan bir umut hali içinde olmaktır. Rahatça şifa masasına
uzanan kişi gözlerini kapatmalı, enerjiyi hissetmeye çalışmalı,
dikkatini bedenini içine yönlendirmeli, enerjinin bedeninde
yolculuk yapmasına izin vermelidir.
Bioenerji seansı sırasında şifa isteyen kişi, uygulayıcı ve
evrenin şifası birleşir. Şifayı uygulayıcı vermez. Uygulayıcı
şifa isteyen kişiyi kaynağa götürür, kaynakla buluşturur. Bu
sırada gözlem yapar, hisseder ve elleriyle dokunmadan Bioenerji
uygulamasını seans süresince sürdürür. Bioenerji vücudu duygusal,
zihinsel ruhsal ve fiziksel olarak dengelemesini yaptığı için
kişinin alışkanlıkları, öfkeleri, üzüntüleri, küskünlükleri
ve alınganlıklarında da değişiklikler meydana gelebilir. Seans
yaptıran kişilerin seanstan hemen sonra rahatsız olan yerlerinde
olan ağrıların geçtiği, iyileşmelerin olduğu, daha önceden belirtmedikleri
başka rahatsızlıkların da ortadan kalktığı görülebilir.
Bioenerji uygulanan kişinin negatif enerjisi boşaltılıp, pozitif
enerji yüklendiğinde, o kişide rahatlama, dinçleşme, güçlenme,
yüzünde aydınlanma, gözlerde canlanma, ışıldama, yüz cildinde
gerginleşip doğal rengine kavuşma, güzelleşme, ses tonunda iyi
yönde değişme görülebilir.
Vücudun dengelenmesi, negatif enerji tıkanıklıklarının temizlenmesi
için Bioenerji uygulamasının en az 3 seans yapılması gerekir.
Seanslar birbirini takip eden günlerde, günde bir defa yapılır.
Rahatsızlığın durumuna göre seans sayısı arttırılabilir. Rahatsızlığı
olmayan kişilere de, kişisel ve çevresel negatiflerden ve ileride
çıkabilecek rahatsızlıklardan korunmak amacıyla Bioenerji seansı
yapılabilir.
Bioenerji uygulaması sonucunda, kişinin farkındalığı ve hayata
bakışı değişir. Bioenerji uygulaması fiziksel, duygusal, ruhsal
ve zihinseldir. Kişi mutlak bir beklenti içinde değil, pozitif
bir bekleyiş içinde olmalıdır. Enerji insan zekasının üstünde
bir zeka seviyesinde çalışır. Bu durumda bedenin mucizeler yaratabileceğine
inanmak, şifanın gerçekleşeceğini düşünmek şifaya yardımcı olan
etkenlerdir. İnanmak yolun yarısıdır. Şifa arayan kişinin Bioenerji
seansına güçlü bir iyileşme isteği ile gelmesi, seansın rahat
ve etkili geçmesini sağlar, beklenen şifanın gelmesi güçlenir.
Bioenerji; Ortopedik rahatsızlıklar, İnsülin kullanma boyutuna
gelmiş şeker hastalığı ve çok ileri derecede Kanser rahatsızlıkları
dışında hemen her türlü rahatsızlığın tedavisinde destekleyici
olarak kullanılabilir.
REIKI
" Japonca'da
REI; Evrensel, KI; yaşam enerjisi demektir. Başka bir tanımda
REI; evrensel enerji, KI; her varlıkta var olan ve yaradılışın
devamını sağlayan şuurdur. REIKI evrensel enerjiyi kullanma
sanatıdır.
" REIKI evrende var olan, canlılara hayat veren önemli
bir enerjidir. Nasıl ki nefes almadan yaşayamazsak, evrensel
enerjileri almadan da yaşamamız olanaksızdır. Nasıl ki elektrik
vardır ama göremeyiz, REIKI enerjisi de vardır ama göremeyiz.
" REIKI bütün enerji sistemlerinin temelini teşkil eder.
REIKI uygulayan kişinin ellerinden rahatsızlığı olan kişiye
gönderilen, iyileştirici, şifa verici bir enerji çeşididir.
" REIKI enerjisi, alınan bir eğitim sonrası "İnisiasyon"
(uyumlama) yapılmış, sonra 21 günlük bir arınma döneminden geçmiş
kişilerin elleri aracılığıyla verilebilir. Herkeste bu enerji
vardır, ancak inisiye edilmiş kişilerin enerji bedenlerindeki
atomlar "Katyon"a (pozitif yüklü atom / atom grupları)
dönüşür ve ellerindeki enerji ortalama %75 daha fazla hale gelir.
Bu enerjinin güçlü ağrı kesici ve birçok hastalığı tedavi edici
özelliği vardır.
" REIKI'de tepe çakrasından giren evren enerjisi, el çakrası
aracılığı ile uygulama yapılan kişiye aktarılır. Bu enerjiyi
kullanabilmek için uyumlanmak şarttır. Uygulanan kişiye negatif
duygu geçme olanağı azdır, çünkü şifacı kanal (aracı) durumundadır.
" Bioenerji'de kişinin enerjisi tükenir fakat REIKI'de
aksine enerji kazanılır. Negatif enerjiyi şifacının REIKI ile
atması yine kolaydır. İki şifa yönteminde de el çakrası kullanılır.
Ana kaynağa bağlı ve asla tükenmeyen bir şarj gibi olan REIKI,
özündeki yaşam enerjisini yönlendirip harekete geçirmenin bir
yolu olduğu için, kişi bu teknikle çalışırken, asla kendi "KI"
enerjisini (Bioenerjisi'ni) kullanıp, yoğunlaştırma ihtiyacında
olmaz. Sadece REIKI'nin (Evrensel Yaşam Enerjisi) kendisinden
bir başkasına akmasına aracı olmaya niyet eder. Bunun için REIKI
hem alıcı hem de uygulayıcı için son derece güvenlidir. Kullanılan
enerji, uygulayıcının kendi enerjisi olmadığı için yorucu değildir.
Kendisinden herhangi bir enerji kaybı olmaz. Aksine aynı zamanda
uygulamacı seans sırasında kendisi de enerji dolar, güçlenir.
Ayrıca hastanın rahatsızlıklarını kendi üzerine alma tehlikesi
de yoktur. Uygulayıcı REIKI enerjisine sadece aracı olur, elleri
enerjiyi aktarmak üzere bağlantı kablosu görevini görür. Uygulamadan
sonra hem alıcı, hem de uygulayıcı kendisini bu evrensel, sevgi
dolu enerjiyle yıkanıp, arınmış bir şekilde hisseder. REIKI
ile hata yapma şansınız yoktur. REIKI içerdiği bilinçle kişiye
asla zarar vermez, aksine her zaman ihtiyaca göre bir fayda
sağlar. Onun içindir ki herkes tarafından öğrenilmesi ve uygulaması
çok kolaydır.
REIKI inisiye (el verme) ile uygulanan bir metottur. REIKI`ye
uyumlanan kişi "Evrensel Yaşam Enerjisi"nin kaynağına
bağlanmış olur. Bu sevgi dolu, saf ve güçlü enerji kişinin fiziksel
bedeni dahil tüm enerji bedenlerindeki blokajları ve düşük frekanslı
enerjileri yok edeceği için uyumlamadan sonra fiziksel ve duygusal
bir arınma süreci geçirmek gerekir. Bu süreçte kişinin içinde
bulunduğu fiziksel ya da duygusal ortamın zorluk derecesine
göre hafif baş ağrısı, ciltte döküntüler, eklem ağrıları, aşırı
terleme, aşırı idrar, ishal, aşırı canlılık, uyku hali veya
duygusal dalgalanmalar görülebilir. Bu durumlarda sabırlı olmalı,
bol su ya da bitkisel çaylar içilmeli, dengeli ve sağlıklı beslenmeye
özen gösterilmelidir. Ortaya çıkan bu çeşit rahatsızlıkların
toksinlerden arınma olduğunu bilmekte fayda vardır. Bu belirtiler
kişinin kendi iyileşme gücünün harekete geçtiğini, yani bedendeki
enerji blokajlarının çözüldüğünü gösterir. Bu süreçte yapılan
REIKI enerji çalışmalarına ara verilmeden devam edilmesi önerilir.
REIKI uygulamaları baş bölgesinde başlar, bedenin belirli bölgelerinde
devam ederek ayaklarda biter. El pozisyonlarının öğrenildiği
ilk günlerde özellikle de 21 gün süresince kişinin hem iç disiplinin
gelişmesi, hem de bu konuda alışkanlık kazanması bakımından
eğitmenin öğrencisine aktardığı sırada uygulama denemeleri yapılması
uygundur. Temel el pozisyonları dışında, eller bedenin ihtiyacı
olan bölgelerine koyularak REIKI enerjisini aktarılabilir. REIKI
eğitiminin herhangi bir aşamasında eğitmen değiştirilebilir.
REIKI kimsenin özgür iradesine müdahale edecek şekilde çalışmaz.
REIKI enerji uygulaması yapan kişiler çalışmalarına enerji vereceği
kişiden izin alarak, sonra hayırlı şifa dileyerek başlar. Eğer
kişinin iyileşmesi onun için hayırlıysa hastalık düzeyi ne olursa
olsun şifa gerçekleşir. Eğer kişi bu uygulama hayırlı değilse
şifa gerçekleşmez ancak kişinin hastalığının bedende yarattığı
acı, ağrı gibi etkiler en aza iner, REIKI hastanın rahat ve
huzurlu olmasına yardımcı olur.
Kitabımızda hastalıkların
büyük bir bölümünün zihinsel nedenlere bağlı olduğunun altını
çiziyoruz. Hastalığa sebep olan düşünsel kalıpların temeli ve
inşası uzun yıllara dayanır. Onları temizlemek de uzun zaman
alabilir. Bu nedenle sabırla ve düzenli olarak REIKI uygulaması
yapılması hatta diğer şifa teknikleriyle birleştirilmesi gerekebilir.
Seanslar sırasında uygulamacı kişi istese de istemese de, farkında
olsa da, olmasa da, aktarmaya aracı olduğu REIKI enerjisi, ihtiyacı
oranında hastaya akar. REIKI uygulanan kişilerde, enerji verilen
yerlerde ısınma, soğuma, vücudunun değişik yerlerinde terleme,
karıncalanma, kaşınma hisleri, ağrı ve acılarda azalma, yok
olmalar olabilir. Hiçbir hassasiyet de olmayabilir.
Uygulama yapılan kişiye dokunulmaması gerekiyorsa eller bedenden
biraz uzak olacak şekilde de enerji verilebilir. Hatta 2. veya
3. aşama REIKI eğitimlerini almış kişiler zaman ve mekan sınırlaması
olmaksızın uzağa enerji gönderebilir, REIKI uygulamalarını dokunmadan
yapabilirler.
"Evrensel Yaşam Enerjisi" manevi değerlerin yüceltildiği
bir dünyadır. Burada maddi değerlerden çok manevi değerler önemlidir.
Kimsenin isteği ve rızası olmadan REIKI öğretilmez ve uygulanmaz.
Zaten bu şekilde REIKI de çalışmaz.
21 rakamının bedenimizin moleküler yapısıyla önemli bir ilgisi vardır. Örneğin yeni bir eve taşındığımızda eskisini ortalama 21 günde unuturuz. Bu yüzden REIKI uygulamalarında süre olarak 21 gün şartı uygulanabilir.
REIKI uygulamaları günün
her saatinde yapılabilir. Bir insan bir olaya nasıl bakmayı
ve yorumlamayı seçiyorsa, o onun gerçeği olur. REIKI`yi sık
ve seyrek kullanmak, günlük yaşamın doğal bir parçası haline
getirmek tamamen o kişinin kendi seçimine kalmıştır. Düzenli
yapılan REIKI enerji çalışmaları kişiye her yönden fayda sağlayabilir.
Kişinin sezgileri gelişir, enerji farkındalığı artar, hayata
bakışı değişir, fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak
enerjisi dengede olur. Ancak düzenli REIKI uygulamak için fırsat
yaratmaya çalışmak, olmayınca da strese girmek hata olur. TV
izlerken, seyahat ederken, trafikte beklerken, yatarken, kısacık
zamanlarda ellerinizi bedeninizin herhangi bir yerine koyarak
REIKI uygulamanın bize kazandıracağı faydaları çoktur.
Kısaca özetlersek;
* REIKI tatlı, ılımlı, yumuşak, şefkatli, emniyetli, güvenilir
ve tehlikesiz, evrensel bir enerjidir. Vücut içinde bulunan
enerji akışını düzenler, böylece bedenin kendisine şifa vermesini
sağlar.
* REIKI enerjisi organlarımızın ve iç salgı bezlerinin düzenli
çalışmasını sağlar, bağışıklık sistemimizi güçlendirir, hastalıkları
başlangıcından itibaren tedavi eder, ağrıları azaltır, vücuttaki
toksit maddeleri temizler.
* REIKI enerjisi korku ve endişeleri, depresyonu, üzüntüyü yok
eder, uygulanan kişilerde pozitif düşünceler oluşturur.
* Fiziksel veya ruhsal acıları, stres ve gerginliği geçirir.
* REIKI insan vücudundan geçerken özellikle ihtiyacı olan bölgelere
şifa verir.
* REIKI vücutta nerede ihtiyaç varsa, o kısımda etkili çalışır.
Örneğin omuzları ağrıyan bir kişinin vücuduna REIKI verildiğinde,
enerji omuzlarda daha fazla yoğunlaşır. "REIKI yolunu bulur"
lafı bunu doğrular.
* REIKI cok emniyetlidir, uygulanan kişiye hiç bir zarar vermez.
Rahatsızlığı olan kişi ihtiyacı kadar enerjiyi, vücudunun ihtiyacı
olan bölgelerine alır. REIKI her zaman en doğru biçimde yardımcı
olur, uygulanan insanın ihtiyacına göre yarar sağlar.
* REIKI uygulayıcısı bu güçlü enerjiye sadece kanal olur. REIKI
şifacının enerjisini kullanmaz.
* REIKI tek başına bir tedavi değil, tamamlayıcı bir yöntemdir.
Alternatif tıp yöntemi değildir, tıbbi müdahalelerin yerine
geçmez. Tıp tedavilerinin olumsuz yan etkilerini azaltır, tedavinin
olumlu sonuçlarının gelişmesine yardımcı olur.
* REIKI ellerin bedenin üzerine konularak veya uzaktan, kendine
ya da başkalarına enerji aktarılması şeklinde uygulanır.
* Bir REIKI seansı (hazırlık ve seans sonrası iletişim hariç)
ortalama yarım saat sürer.
REIKI'nin etkili olduğu bazı rahatsızlıklar;
* Çeşitli
bölgelerdeki ağrılar,
* Baş ağrısı, Migren,
* Kulak ağrıları,
* Baş dönmesi,
* Sinüzit,
* Nezle, grip,
* Karın ağrısı, ishal,
* Stres, gerilim...
NLP
NLP (Neuro Linguistic Programming);
Duyu Dilbilimsel Programlama, Zihni Kullanma Kılavuzu'dur.
Beynimizi çocukluğumuzdan başlayarak nasıl programladığımızı,
dış dünyayı nasıl algıladığımızı, nasıl iletişim kurduğumuzu
ve tüm bunları nasıl değiştireceğimizi inceleyen alandır.
NLP; düşünmeden, otomatik olarak gerçekleştirmiş olduğumuz algılama,
düşünme ve davranış süreçlerini, bilinçli hale getirme, geliştirme,
zihnin istenmeyen yönde işleyişi ile ilgili yeni modeller geliştirip,
zihni yeniden programlayıp, uygulama metodu, etkili bir iyileşme
yöntemidir.
NLP bir duygu, düşünce, davranış biçimi değiştirme yöntemidir.
Kişisel olarak zenginleşmeyi, kişiler arasında ilişkilerde ve
iş yaşamında gerçek iletişimi kurabilmeyi sağlar. Davranış değişikliği
yapabilmeyi, sorunları yaratan nedenleri fark ederek kalıcı
çözümler üretmeyi sağlar. NLP öğrenim, öğretme yöntemi olarak
yeniçağın dinamiklerini yakalamış aktif, uygulanabilir, yüksek
başarılar sağlayabilir, sonuç alınabilir bir eğitim programıdır.
NLP dünyada birçok saygın üniversitede üzerinde yüzlerce akademik
araştırmalar yapılan, eğitim sistemlerinde performans arttırıcı
bir yöntem olarak davranış değişikliği yaratan, saygı gören
bilimsel bir yöntemdir.
NLP kişilerin
hayata, bazı konulara bakış açıları ve davranışlarını değiştirmek,
seçeneklerini artırmak, zenginleştirmek ile ilgili birçok olanak
sunar. Kişilerin seçenekleri arttırmak, kişilerin olaylara karşı
düşünce, duygu ve bakış açılarını, duygularını hızla değiştirir.
NLP bu konuda iyi bir değişme, iyileşme sunar.
Bilinçaltımıza yerleşen tüm korkular, endişeler, hayal kırıklıkları,
başarısızlıklar, acılar, tüm negatif ve bizi rahatsız eden duygular
o güne kadar öğrendiğimiz, elde ettiğimiz deneyimler sonucu
oluşur. NLP kişinin farkındalığını artırarak, hayatının neden
böyle olduğunu hızlı bir şekilde anlamasını ve kullanılan tekniklerle
değişimini sağlar.
Örneğin;
* Bazı konularda başarısızlık deneyimleriniz varsa, NLP teknikleri
sizin isteğiniz ile bu deneyimlerin bilinçaltı kayıtlarını değiştirerek
tekrar başarılı bir insan haline gelmenize yardımcı olabilir.
* Uçağa, metroya binmekten korkuyorsanız, NLP teknikleri ile
korkmadan bu taşıtlara binerek seyahat edebilen bir insan haline
gelebilirseniz.
* Panik atak hastası iseniz NLP teknikleri ile bu probleminiin
üstesinden gelebilirsiniz.
* Terk edilme korkunuz varsa, bu korkunuzdan NLP teknikleri
ile kolayca kurtulabilirsiniz.
* Mutsuzsanız, NLP teknikleri ile kolayca mutlu olabilirsiniz.
* Sigara, alkol vs. bağımlısı iseniz, bu bağımlılıklarınızdan
kolayca kurtulabilirsiniz.
* Bir insana karşı aşırı bağımlılık duyuyorsanız, ayrılmak istiyor,
ayrılamıyorsanız bu bağımlılığınızdan kolayca kurtulabilirsiniz.
* Bazı şeylere alerjiniz varsa, NLP teknikleri ile alerjilerinizden
kurtulabilirsiniz.
* Geçmişinizdeki bazı şeylerden olumsuz etkileniyorsanız, bu
etkilerden kurtulabilirsiniz.
* Hayatınızı olumsuz etkileyen inançlarınızı NLP teknikleri
kullanarak değiştirebilirsiniz.
* Olumsuz düşünce kalıplarınızdan NLP ile kolayca kurtulabilirsiniz,
* Olumsuz tüm duygu, korku ve endişelerinizin hepsini NLP yardımı
ile değiştirebilir, geçmişin yüklerinden kurtulabilirsiniz,
* Hayallerinizin gerçeğe dönüşmesi için NLP tekniklerini kullanarak
hızlandırabilirsiniz.
* Unutmak istediğiniz bir konuyu, kişiyi, NLP teknikleri ile
kolayca unutabilirsiniz.
* Kilo sorununuz varsa NLP teknikleri ile kolayca kilo verebilirsiniz.
* Hastalığınızın iyileşme sürecini NLP ile hızlandırabilirsiniz.
* Sıkılgansanız, topluluk önünde konuşamıyorsanız NLP ile sorunlarınızdan
kurtulabilirsiniz.
* Kendinize olan özgüveninizi NLP teknikleri ile artırabilirsiniz.
* Yaratıcılık yeteneklerinizi NLP teknikleri ile artırabilirsiniz.
* Uzun yıllara dayanan alışkanlıklarınızı (sigara, çok veya
az yeme alışkanlığı, kilo sorunları, zaman kullanımı, vs.) değiştirebilirsiniz,
* Kişilerarası iletişiminizde iletişim çatışmalarını önleyebilirsiniz,
* NLP teknikleri ile iyi hedefler belirleyebilir, hedef odaklı
çalışabilir, hedeflerinize hızla ulaşabilirsiniz,
* Sınavlara daha iyi hazırlanabilir, başarılı olabilirsiniz,
* Çalışanlarınızın motivasyonunu artırabilirsiniz,
* Uzun yıllara dayanan tırnak yeme, tikler, diş gıcırdatma,
bacak sallama, kalem çevirme, uyuklama vs. alışkanlıklarınızdan
kurtulabilirsiniz…
NLP şu temellere dayanır:
* Kişi, tam ve bütündür.
* Kişi sonuçlandırmak istediği her konuda içsel kaynaklara sahiptir.
* Bir insan için mümkün olan, her insan için
mümkündür.
* Biri başardıysa, sen de başarabilirsin.
EFT
Türkçesi "Duygusal Özgürleşme
Teknikleri" olan bu teknik, Akupunktur yöntemine dayanır.
Dr. Roger Callahan, klinik psikologdur. 1980 yılında akupunktur
noktalarına hafif vuruşlar yaparak iyileşme olabildiğini keşfetmiş
ve klasik terapilerin yanında kullanmaya başlamıştır. Daha sonra
öğrencilerinden Gary Craig isimli bir mühendis bu yöntemi daha
basitleştirip EFT (Emotional Freedom Techniques) adını vermiştir.
Gary Craig'in uyguladığı EFT klasik EFT olarak geçmektedir.
"Duygusal Özgürlük Teknikleri" adından da anlaşılabileceği
gibi duygusal bir şifa yöntemi olmasının yanı sıra bazı fiziksel
problemleri de oldukça etkili bir biçimde azaltan etkili bir
iyileşme yöntemidir.
Her insan başarılı olmak ve var olan hastalıklarından, ağrılarından
kurtulmak ister. Ne var ki, bilinçaltımız çocukluğumuzdan beri
elde ettiğimiz deneyimlerimiz ve programlarımızın izini sürer,
kendine göre bir programı vardır. Bunları istesek de kolay kolay
değiştiremeyiz. EFT işte değiştirmek isteyip, değiştiremediğimiz
birçok alışkanlık, fobi, düşünce şekli vs.'yi yeniden düzenlemeye,
değiştirmeye olanak veren, kolay öğrenilen ve uygulanan bir
iyileşme tekniğidir.
Korkularımızdan ya da toplum önünde konuşamamak, uçak, asansör,
kedi, köpek korkusu gibi çeşitli fobilerimizden kurtulmak, bazı
bağımlılıklarımıza son vermek, çeşitli ağrılarımızı ortadan
kaldırmak, kilo sorunlarımıza çare bulmak, bazı travmaları atlatmak
için EFT tekniklerinden kolayca yararlanabilir, EFT ile imkansız
gibi görünen birçok problemin rahatlıkla üstesinden gelebiliriz.
EFT nasıl uygulanır? EFT yüz, beden ve el
parmaklarımızın uçlarındaki akupunktur noktalarına hafifçe ve
ritmik bir şekilde vurularak yapılan bir rahatlama tekniğidir.
Bu vuruşları yaparken, kurtulmak istediğimiz olumsuz duyguları
hissetmek ve bunları içimizden gelen sesle dile getirmek bize
çok iyi sonuçlar verir. Örneğin bir yerimizdeki bir ağrı için
o ağrıya dikkatimizi vererek ve ağrının yerini tarif ederek
EFT noktalarına vuruş yapmak bizi o ağrımızdan kurtarabilir.
Bedenimizdeki tüm olumsuz hisleri ve ağrıları sona erdirene
kadar bu vuruşları yapmak gerekebilir. Bazen bir olayla ilgili
birçok duygu hissedebiliriz. Bu durumda bu duyguların her biri
yok olana kadar, her biri için ayrı ayrı EFT vuruşları yapmak
gerekir.
EFT vuruşları
yaparken yapacağımız bazı olumlama örnekleri;
* Kendimi çok seviyorum, yükseklik korkumun yakında geçeceğine
inanıyorum,
* Kendimi çok seviyorum, yakında gördüğüm köyü rüyaların
tamamen biteceğine inanıyorum,
* İşimi kaybetmem nedeniyle yaşadığım gelecek ile ilgili
endişelerime rağmen, kendimi seviyorum, yakında iyi bir iş bulacağıma
ve kötü endişelerimden kurtulacağıma inanıyorum,
* Kendimi çok seviyorum, yakında bel ağrılarımdan kurtulacağıma
inanıyorum,
* Sevgilimin beni terk etmesi nedeniyle yaşadığım bunalıma
rağmen, kendimi çok seviyorum, bu bunalımdan yakında kurtulacağıma
inanıyorum,
* Eşimin yaşadığı problemden kendimi suçlu hissetmeme
rağmen kendimi seviyorum, bu suçluluktan yakında kurtulacağıma
inanıyorum,
* Sigara bağımlılığımdan kurtulmak istiyorum, kendimi
seviyorum, yakında bu bağımlılığımdan kurtulacağıma inanıyorum,
* Kendimi kilolu bulmama rağmen, kendimi çok seviyorum,
yakında ideal kiloma ineceğime inanıyorum…
Doğada her şey iyilik, güzellik, sevgi üzerine çalışır. Bu nedenle
bu olumlama cümlelerinde hep sevgi, mutluluk, olumluluk vardır.
Her konuda, her şeyden önce kendimizi sevmemiz gerekiyor. Bunları
söylerken inanarak ve vurgulayarak söylememiz bize çok iyi sonuç
verir. Yüksek sesle söylemek daha da iyi sonuç verir. Bulunduğumuz
ortam uygun değilse alçak sesle mırıldanabilir ya da içimizden
söyleyebiliriz bu cümleleri…
EFT vuruş noktaları;
* Kaş
ucu: Kaşın başladığı, altındaki kemiğin burun ile birleştiği
nokta,
* Göz yanı: Gözün dış köşesindeki kemiğin üzerindeki
nokta,
* Gözaltı: Tam karşıya bakarken gözbebeğinin iki buçuk
santim altındaki kemiğin üzerindeki nokta,
* Burun altı: Burnun hemen altındaki, dudak üstünde orta
nokta,
* Çene: Çenenin alt sınırı ile alt dudağın ortasındaki
nokta,
* Köprücük kemiği: Köprücük kemiği ile ilk kaburganın
göğüs kemiği ile birleştiği nokta, tam olarak göğsün ortasındaki
kemiğin üst bölümündeki "U" şeklindeki boşluktan aşağı
iki-üç santim kadar inip sağa/sola iki-üç santim gidince bulduğunuz
nokta). Bu nokta kemik üzerindedir.
* Kol altı: Koltuk altında, biraz aşağıda bulunan nokta
(Erkeklerde meme ucu hizasında),
* Karate kesme noktası: Bilek kemiği ile küçük parmağın
dibi arasında, elin etli kısmında tam ortadaki nokta (Karate
kesme hareketi yaparken kullanılan yerin ortası),
* Parmakların hepsinde: Avucunuzu yere tuttuğunuzda,
tırnağın size bakan tarafında bulunan kenarındaki nokta);
--------- * Başparmak tırnağı
köşesi,
--------- * İşaret
parmağı tırnağı köşesi,
--------- * Orta
parmak tırnağı köşesi,
--------- * Küçük
parmak tırnağı köşesi…
Her noktaya ortalama 10 kez vurmamız önerilir. Başka birine
uygulama yaparken içinizden sayabilirsiniz.
Bu vuruş noktalarından sadece baş bölgesinde bulunanlara yaptığınız
vuruşlarla bile birçok sorununuzu çözebilirsiniz. Bunlarla sonuç
alamıyorsanız, elinizdeki karate kesme noktasına vuruş yapmanız
önerilir. Burada dikkat edeceğiniz konu, sağ elini kullanan
biri iseniz vuruşları sol elinize, solaksanız vuruşları sağ
elinize yapmanızdır.
EFT noktalarına vurduğumuzda ne olur?
Yukarıda
açıklanan noktalar, vücudumuzda çok önemli akupunktur noktalarıdır.
Bu sinir merkezlerinin elektrik direnci vücudumuzdaki diğer
yerlere göre çok düşüktür. Bunlara vurulduğunda elektriksel
olarak beyne her şeyin yolunda olduğu mesajı gider. Bu vuruşlar
sırasında yapılan şey, aslında beyni o anda bir probleminden
kurtarmaya çalışırken algıladığı olumsuz mesajları olumluya
çevirmektir. Bu vuruş seanslarına bir süre devam edildiğinde
birçok probleminiz ortadan kalkabilir.
EFT tekniği bu şekilde çalışır, kolaydır ama bazen sabır ister,
yarıda bırakmamak gerekir. Sonuç bazen aynı gün alınır, bazen
de ısrarlı bir şekilde çalışma ile bir hafta ya da bir ayda
alınabilir. Tekrar etmek çalışmanın temelini oluşturur. Üşenmeden,
sıkılmadan tekrarlamalı, sebat etmelisiniz. EFT teknikleri basittir
ancak bunlar eğitim almadan aynen tanımlandığı şekilde uygulanmazsa,
istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz.
Bir önemli konuya dikkat;
İ yileşmeyen birçok sorunumuzun altında bazı tatsız gerçekler
yatabilir. Örneğin, bir sorunumuzdan kurtulmak isterken diğer
taraftan için için o sorunumuzdan hiç kurtulmak istemeyebiliriz.
Yani bir sorunun içinde, onun sayesinde sağladığımız başka bir
yanlış ve zararlı fayda olabilir.
Örneğin:
* Sigarayı bırakmak isteyen bazı kişiler, bir yandan
tütünden aldıkları keyiften mahrum olmak istemezler.
* Zayıflamak isteyen
birçok kişi, duygusal korunma sağlamak ya da gerginliğini yatıştırmak
istediğinde ne bulursa atıştırır, abur cubur yer, bundan vazgeçmek
istemezler.
* Hastalıklarının iyileşmesini isteyen bazı insanlar,
iyileştiklerinde ilgi odağı olamamaktan korkar, sevgi eksikliği
çekebileceklerini sanıp tedavilerini engelleyebilirler, hatta
bir hastalıkları düzelirken kendilerine yeni hastalıklar çıkarabilirler.
* Başarılı olmak isteyen birçok kişi, başarılı olduklarında
bunu sürdürememekten, bunu bir gün yitirebileceklerinden korkarlar.
Böyle bir hayal kırıklığı yaşamaktansa, başarısız işlerle uğraşmaya
ve mazeret üretmeye devam edebilirler.
* Çok para kazanmak isteyen birçok insan, diğer yandan
paranın mutluluk getirmediğine, dost kaybettirdiğine ve insanın
karakterini bozduğuna inanır. EFT bilinçaltımızda, bizim daha
iyi olmamızı engelleyen birçok olumsuz duygu ve düşüncelerin
ortadan kaldırılmasında bize yardımcı olabilir. EFT'nin vücudumuza
hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Bu seansların uygulama dönemlerinde
bol su içmek her zaman yarar sağlar, toksinlerin atılmasına
yardım eder.
Yoga
İnsanlar
eski zamanlardan beri kendilerini zinde ve iyi hissedebilmek
için Yoga yaparlar. Yoga, beden, zihin ve ruh temizliği sağlar.
Günde 20 dakika Yoga yapmak zihni temizlemek açısından çok faydalıdır.
Yoga vücudumuzdan zararlı toksinlerin atılmasına
yardımcı olur, kan dolaşımını artırır, iç ve dış organlarımızın
düzenli çalışmasını sağlar. Yoga ve meditasyon birçok hastalığın
tedavisinde kullanılabilir. Fiziksel ve ruhsal tedavilerde Yoga
çok etkilidir. Hayatımızda sağlıklı bir yaşam istiyorsak, Yoga
çok iyi bir terapi çeşididir.
Yoga ile tedavi edilebilen bazı hastalıklar;
* Kanser; Kanseri yenmede Yoga önemli rol oynar. Yoga
egzersizleri ile bu hastalıktan tamamen kurtulabilirsiniz.
* Diyabet; Diyabette
diyet ve kalori alımı Yoga ile sağlanabilir. İnsülin almak gerekir
fakat yoga vücutta yeniden insülin yapımını başlatır. Bazı kişiler
diyabeti tamamen Yoga ile tedavi edebilmiştir.
* Astım; Astımlı bazı hastalar hiçbir ilaca bağlı kalmadan
Astım'ı Yoga terapisi ile yenebilmiştir. Burada doğru nefes
alma kurallarına uymak şarttır.
* Kalp hastalıkları; Kalpte tıkanma, kalp krizi gibi
rahatsızlıklara Yoga iyi gelmektedir.
* Eklem ağrıları; Eklemlerdeki şiddetli ağrılar Yoga
ve basit germe egzersizleri ile çözülebiliyor. Yoga yaparken
kaslarınızı sıkarak eklemlerinizde rahatlama sağlayabilirsiniz.
* Obezite; Yiyeceklerin doğru ve etkili sindirilmesinde
rol oynayan Yoga bu sayede Obezite'yi önleyebilmektedir. Yoga
ile metabolizmanız hızını artırır, ek olarak yağ yakmanıza yardımcı
olur, bu şekilde fazla kilolarınızdan kurtulmuş olursunuz.
* Stres, Depresyon; Bu ve benzeri ruhsal bozuklukların
tedavisinde Yoga çok etkilidir.
Yoga ile tedavi edilebilen
diğer hastalıklar;
" Yüksek veya düşük kan basıncı,
" Hemoroit, Genital bozukluklar,
" Solunum sorunları,
" Kabızlık,
" Ruhsal bozukluklar, Psikolojik sorunlar…
" Böbrek rahatsızlıkları,
" Karaciğer sorunları,
" Adet bozuklukları,
" Hazımsızlık…
Yoga egzersizleri kilo vermek için idealdir.
Transandantal
Meditasyon
Yaşamda gözlerin
gördüğünden daha fazla değerler vardır. Güncel yaşamın çeşitliliğindeki
iniş ve çıkışların, sevinç ve üzüntülerin ötesinde hiç değişmeyen
bir zeka ve enerji alanı bulunur. Bu zeka alanı her şeyi düzenler.
Gerekli fırsat verildiğinde zihin doğal eğilimine dayanarak
içimizdeki bu alana gider; düşünceyi aşma budur. Bu düşüncenin
ötesine geçmek anlamına da gelir. Bu yolculuk bilinçli olarak
düşünen zihnin endişe ve karışıklığından sıyrılıp, içimizdeki
zeka alanının mutluluğuna doğru gitmesidir. Günümüzde değişimin
sürati artmaktadır ancak pek çok kişi buna ayak uyduramamaktadır,
çünkü içlerindeki zeka alanına girme yetenekleri bulunmamaktadır.
Bu durumda yaşam onlar için mücadele olmaktadır. Bu eksiklik
uygarlığımızda görülen tatminsizliklerin nedeni olmaktadır ama
şimdiye kadar bu tam olarak fark edilemediği için biraz saklı
kalmıştır. Bu eşsiz düşünceyi aşma deneyimi sadece "Transandantal
Meditasyon" adı verilen özel bir meditasyon yöntemi ile
kazanılabilir.
Transandantal Meditasyon sırasında düşünceyi aşmak kolaydır.
Bu yetkili bir öğretmenin ilk talimatı sırasında bile gerçekleşebilir.
Bunu başarmak yıllarımızı alacak bir beceriyi geliştirmeyi gerektirmez.
Her zaman orada olanı o anda keşfedebiliriz. Doğru yol gösterildiği
zaman düşünceyi aşma kendi başına gerçekleşir. Bunu başaran
biz değil, doğadır. Bu süreç nefes almak kadar kolaydır. Sadece
bunu size öğretecek yetkili bir öğretmene ihtiyacımız vardır.
Bu tekniklerin kitap, CD ya da filmlerden öğrenilmesi pek kolay
değildir.
Transandantal Meditasyon
diğer meditasyon türlerinin aksine hiçbir çaba veya konsantrasyon
gerektirmediği gibi, herhangi bir özel inanç, davranış veya
hayat tarzı değişikliğine de ihtiyaç duyulmaz. Her yaştan, kültürden,
dinden ve eğitim düzeyinden insan Transandantal Meditasyon'u
uygulayabilir. Sabah ve akşam yaklaşık 20 dakika kadar süren
Transandantal Meditasyon deneyiminin düzenli uygulanmasının
yararları tüm yaşamınız boyunca birikir. Düzenli uygulamanın
süresi arttıkça kişi giderek daha mutlu, sakin ve açık zihinli
olur, kendi iç potansiyelimizi daha fazla fark edip, onu daha
iyi kullanmaya başlarız. Transandantal Meditasyon diğer meditasyon
türlerinden, genel gevşemeden ve uykudan farklı, daha derin,
özel bir bedensel dinlenme niteliği kazandırır. Bu dinlenme
yavaş Alfa beyin dalgaları özelliği taşıyan bütünleşik, sakin
bir uyanıklık durumudur. Bu yöntem düzenli olarak uygulandığında
birikmiş olan stresler adım adım ve otomatik olarak vücuttan
atılır. Transandantal Meditasyon sırasında kan damarları gevşer
ve açılır. Böylece kan akışı artar, diğer yandan da stres ve
anksiyete ile bağlantılı olan kortizol ve laktik asit gibi kimyasallar
azalır. Bu durumda beynin farklı bölgeleri arasındaki iş birliği
artar, stresin yarattığı kısır döngü kırılır. Bu eşsiz beyin
uyumu düzenli meditasyon uygulayanlarda görülen yaratıcılığın
artmasına, bilinçle ilgili başarının gelişmesine ve kişiliğin
gelişmesine yol açar.
Transandantal Meditasyon tekniği uygulaması sırasında kişinin
zihin faaliyeti durulur, kendine özgü sakin bir uyanıklık durumu
oluşur. Bu bilinç hali insan bilincinin en sade şekli olup,
zihnin tüm yaratıcı potansiyelini içerir. Önde gelen kuantum
fizikçileri Transandantal Bilinci, evrenin düzen içindeki evrimini
yöneten tüm doğa yasalarının yuvası olarak tanımlar.
Transandantal Meditasyon sırasında zihin duruldukça beden, birikmiş
streslerin atıldığı, tüm sinir sisteminin yeniden canlandığı
özel, derin bir dinlenme durumu kazanır. Sonuçta zihin ve beden
geliştikçe kişi, hayatında artan başarı ve doyumun zevkine varır,
düşünce ve hareket daha güçlü ve etkin hale gelir.
30 ülkede, 200`den fazla üniversite ve araştırma enstitüsünde
yapılmış olan 600`den fazla bilimsel çalışma, Transandantal
Meditasyon'un zihin, beden, davranışlar ve çevre üzerinde çok
önemli yararları olduğunu göstermiştir. Son 50 yıl içinde tüm
dünyada 5 milyondan fazla insan sabah, aksam 15 - 20 dakika
uygulanan, basit ve doğal bir zihinsel işlem olan Transandantal
Meditasyon tekniğini öğrenmiş ve uygulamaktadır.
Zİ'nin temeli; "Etkili İletişim"
"Zİ" adlı
kitabımızın birçok yerinde açıkladığımız şekliyle yaklaşık 30
yılda Zİ'nin alt yapısını oluşturan bilgi birikimi ve tecrübelerimiz,
insan vücudunda oluşan hastalıkların %85'inin yaşam biçimimizin
zihnimizde oluşturduğu negatif düşüncelerden (derin üzüntüler,
uzun süren keder, asabiyet, stres, gerilim vs.) kaynaklandığını
gösteriyor. Çevremizden mikrop kapmak, kazalar, irsi hastalıklar,
yediğimiz yemekler vs. gibi dış etkenlerle oluşan hastalıklar
ise sadece %15 civarında olduğu anlaşılıyor. Yani biz büyük
oranda kendi kendimizi hastalandırıyoruz. Yani beynimiz bizi
hasta ediyor... Derin üzüntüler ve stresle önce mide veya baş
ağrılarımız başlamakta, tansiyonumuz, şekerimiz yükselmekte,
uykusuzluklar başlamakta, kilo alınmakta veya verilmekte, hastalıklar
genellikle bu şekilde oluşmaktadır. Tavsiye edilen; kendimizi
bilinçli olarak kontrol altında tutarak, birçok hastalığı daha
olmadan önlemektir. Ve unutmayalım; beynimizin bizi hasta etme
gücü olduğu kadar iyileştirme gücü de vardır. Bu da beynimizin
yönetimiyle vücudumuz tarafından yapılmaktadır. Bu gücün harekete
geçirilebilmesi için Zİ (Zihinsel İyileşme) kapsamına giren
öncelikle;
Etkili İletişim
Evrensel Yaşam Enerjileri
---- REIKI
---- Bioenerji ile
NLP,
EFT,
Yoga ve
Transandantal Meditasyon
teknikleri durumsal olarak tek tek veya kombine olarak kullanıldığında
birçok rahatsızlığın iyileşmesine, problemin düzelmesinde tıbbi
tedavileri destekleyici olarak yarar sağlayabilmektedir.
Zİ'nin temel dayanma noktası kişilerarası "Etkili İletişim"dir.
Zİ kapsamına giren konuların ağırlığı iletişimde odaklanır.
Danışansanız D'nizle, uygulamayı kendinize yapıyorsanız, kendinizle
(beyninizle) iletişim halinde olursunuz. İyi, etkili iletişim
olmadan Zİ'nin hiçbir konusu çalışmaz. Bu nedenle Zİ seansları
İletişim'le başlar. Aynen bir arkadaşımızın bir problemi olduğunda,
onunla konuşarak, akıl ve telkinler vererek, tavsiyelerde bulunarak,
yön göstererek vs. daha iyi olmasını sağlamaya çalışmak gibi…
Zİ'de de ağırlık "Etkili İletişim"dedir. İletişim
olmadan Zİ olmaz. Bu nedenle Zİ seanslarının ilk adımları sadece
karşılıklı (önce Danışmanın D'si ile) kalibrasyon, konuyu anlama,
anlaşma ile geçer. Bazen hiçbir Zİ kapsama alanındaki konulara
girmeden, başvurmadan birçok rahatsızlık ve problemin bitirilebildiği
görülmüştür. Bu nedenle Zİ "Etkili İletişim" seansları
ile başlar, gerekirse adım adım diğer tekniklere başvurulur.
"Etkili İletişim" süreci şöyle işler;
1- İletişim;
Zİ'den iyi sonuç almak için uygulama sürecinde danışan danışmanını
bir sporcunun tenis, boks, artistik buz patinajı vs.'de olduğu
gibi hocası, çalıştırıcısı gibi görmeli, kabul etmeli (gerekir),
onunla olumlu, ılımlı, uyumlu, çok etkili bir iletişim sürecinde
olmalıdır.
Danışan problem taşıyan düşüncelerini, kaygı ve korkularını,
mutluluğunu, iyi veya kötüye gidişini danışmanıyla gerçek şekliyle
paylaşmalıdır. Danışman başlangıçtan itibaren bütün gelişmeleri
rakamsal olarak değerlendirmeli, kaydetmeli, raporlamalı, danışanı
ile paylaşmalıdır.
2- Etkileşim;
Zİ seansları öncesi, sırası ve sonrasında danışanın danışmanı
ile izlenen yol ve strateji, duygu ve düşüncelerde tam olarak
uyumu iyi sonuç aldırır. Bu nedenle danışman en başta yukarıda
açıklamaya çalıştığımız Zİ kapsamına giren konularda derin bilgi
ve deneyimleri ile hayat, yaşam doluluğu ve tecrübesine, şahsiyetine,
bilgisine, kültürüne güvenilir, saygı duyulabilir, iletişim
konusunda iyi eğitimi olan bir kişi olması gerekir ve bu şarttır.
Bu alt yapı çok iyi ise danışman kılavuzluk görevini tam olarak
yerine getirir, danışanı onu izler, şifa hedefine ulaşır. Şu
iyi bilinmelidir ki, birçok konuda olduğu gibi Zİ için de özel
bir yetenek şarttır. Yani aynen bir enstrumanı çalmak ya da
çok iyi çalmak arasındaki fark gibi, bu işi de iyi yapmak değil,
çok iyi yapmak iyi sonuçlar verir. İyi sonuç için insanlarla
iyi iletişim kurabilmek, konuşulan konularda iyi derinleşebilmek,
iyi bir hayat tecrübesi ve birikimi olması gerekir ki bu en
az 40 yaşın üzerinde mümkün olabilir. Aynen sanat dallarında
olduğu gibi, sadece öğrenmek değil, bu iş için özel bir yetenek
ve yatkınlık gereklidir.
3- Değişim;
Danışanda istenen düşünce, fikir ve alışkanlıkların değişiminin
sağlanması, danışanın iyi bir ruh sağlığına kavuşmasıdır. Bu
sadece iyi bir iletişim + etkileşim sonucunda oluşmaktadır.
" Zİ ile istenmeyen, rahatsızlık duyulan konularda alışkanlıklar
değiştirilebilir, yeni alışkanlıklar kazanılabilir, istenmeyen
düşünce şekli değiştirilebilir, beyin olumlu yönde yeniden programlanabilir.
" Zİ seanslarında vücuda verilen herhangi bir ilaç vs.
olmadığından Zİ'nin hiçbir yan veya olumsuz etkisi yoktur.
" Zİ kapsamındaki konular hiçbir zaman Bilimsel Tıp'ın
önüne geçmez, geçemez. Zİ konuları tıp tedavilerini destekleyici,
uzun yıllardır yararları bilinen çok iyi yöntemlerdir. Zararları
yoktur, faydaları vardır.
" Zİ ilaçla tedavi edilemeyen düşünce sistemimize bağlı
birçok problemi çözebilir.
" Zihnimiz aldığı bilgileri bilinç ve bilinçaltı olarak
işler. Bilinç; zihnin mantık yürüten, kavrayan, eleştiren, yargılayan
kısım, bilinçaltımız ise beynimizin farkında olmadığımız yanıdır.
Bilinçaltımız sezgilerimiz aracılığıyla bizimle konuşur. Bilinçaltımızdan
rehberlik veya yardım istediğimizde bir dürtü, ilham veya önsezi
hissederiz. Bizimle iletişimde olan bilinçaltımızı Zİ ile temizlemek,
yanlış duygu ve düşünceleri düzeltmek, daha olumlu bir hale
getirmek, birçok olumsuzluktan kurtulmak mümkündür.
" 13 - 14 yaşından büyük, aklı yerinde, çok yaşlı olmayan,
konsantre sorunu olmayan herkes Zİ'den yararlanabilir. İyi sonuç
için danışanın bilgi, eğitim, kişilik, yaş ve konsantrasyon
gücü çok önemlidir. Bu tarz insanlar seanslarda danışmana daha
fazla yardımcı olurlar, daha iyi konsantre olurlar ve daha çabuk
problemlerinden kurtulurlar. Danışman danışanına sadece yol
ve yöntem gösterir, kılavuzluk yapar. Danışmanın da eğitim,
bilgi ve insan kalitesi yükseldikçe danışanı üzerinde etki gücü
artar.
" Zİ ile destekleyici iyileşme süreci ortalama 1 - 4 seans
arasıdır. Her bir seans ortalama 1,5 - 2 saat sürer. İlk seans
danışan ve danışmanın birbirlerini tanıma, ısınma süreci ve
uyum açısından son derece önemlidir. Genellikle ilk 1 - 2 seansta
derhal iyileşme görülebilir. Aynı çeşit problemde her danışan
için seans süresi, süreci ve şekli farklılık gösterebilir. Her
insanın kişilik yapısı farklı olduğu için seansları da, süresi
de farklı olabilir.
" Zİ seanslarının araları problemin durumuna göre, 2 -
3 günde bir veya haftada bir olabilir. Seans araları fazla uzun
olursa istenen verim alınmaz.
" Kişiden kişiye değişse de, genel olarak problemler ortalama
1 - 4 seans arasında çözümlenebilir. Danışan ve danışman problemin
düzeldiğini gördüğü, ortadan kaktığını hissettikleri anda seansları
bitirirler. İyileşme başarısının büyük bir çoğunluğu D'nin yaklaşımına,
seanslarda göstereceği istek, yaklaşım, katılım ve çabalara,
konsantrasyon durumuna ve seanslar dışında kendisine verilen
görevleri harfiyen yerine getirmesine bağlıdır.
" Seanslar süresince, mümkün olduğunca danışanın yanında
rahatsız olmayacağı bir yakının olmasında bir sakınca yoktur.
Özellikle bayan ve çocuk danışanlarda bu mutlaka tercih edilmelidir.
Kilo problemleri
Günümüzde kilo sorunu
pek çok kişiyi ilgilendirmektedir. Bu konu milyarlarca dolarlık
bir iş kolu haline gelmiştir. Özellikle hanımlar yazı güzel
bir vücutla karşılamak için, ileri yaşlardaki beyler ise çeşitli
sağlık problemleri nedeniyle çeşitli zayıflama yöntemleri aramaktadırlar.
Kilo nasıl oluşmaktadır?
Psikolojik yeme alışkanlığı;
Bedensel nedenlerin dışında kişinin çeşitli nedenlerle (sinir,
sıkılma, heyecanlanma, gerginlik, rahatlık, keyif, vs.) aşırı
yemek yiyip, başlayan, sonra doyma sınırını aşıp hastalığa dönüşen
bir yaklaşımdır. Kullanılan ilaçlara bağlı kilo problemleri;
Tedavi amaçlı kullanılan bazı ilaçların iştahı açması ve yeme
eğiliminitırmandırması nedeniyle kilo oluşabilir. Bu tür kilolarda
ilaç alımı kesildiğinde, büyük çoğunlukta eski haline dönmek
mümkün olabilmektedir. Organik nedene dayanan beslenme bozuklukları;
Özellikle metabolizmanın yeterince çalışmamasına bağlı, hormonsal
dengedeki bozukluktan kaynaklanan beslenme sorunları, iştah
ve irade merkezindeki kontrol bozuklukları, kalıtımsal nedenler,
kadınlarda periyodik dönemlerle ilgili sorunlar, hazım sistemi
sorunları, bağırsak tembelliği vs. gibi nedenlerle kilo artışı
olabilmektedir.
Diğer nedenler;
Mutfak alışkanlıkları, düzensiz yeme, hızlı yeme, değişik
yemek çeşitleri deneme, ikram ve ısrarların bol olduğu bir iş
veya yaşam tarzı da kilo artışına sebep olabilmektedir.
Nedeni ne olursa olsun doğal sebeplerden ve psikolojik durumlardan
kaynaklanan kiloların verilmesi, kişinin isteme ve arzusuna
bağlıdır. Kararlı bir kişi kendi özgür iradesiyle kendini yönlendirir
ve kontrolü sağlayarak hedefe ulaşır. Fazla kilosu olan kişinin
önce sağlık kontrolleri yaptırarak bunun nedenini tespit ettirmesi
yerinde olur.
Aşağıda Zİ kapsamında kilo verme kurallarını yazacağız, bunların
her birine ayrı ayrı uymak, uygulamak, ideal kiloya inmenizi
kolaylaştıracaktır. Sadece Zİ ile zayıflamak mümkün değildir.
Zİ hedefe ulaşılması için iyi bir destektir. Hedefe ulaşan kişinin
tüm yaşantısı sırasında self kontrolle bir denge kurarak beden
sağlığını korumasında yarar vardır.
Sadece diyet metotlarla yapılan zayıflamalar da genellikle geçici
olmaktadır. Rejimin ve denetimin bittiği yerde kaybedilen kilolar
tekrar alınabilmektedir. Burada asıl olan Zİ kuralları dahil,
çok yönlü kontrolün sağlanmasıdır.
Zİ açısından
ideal kiloya inme ve o kiloda kalma (Diyetsiz kilo verme)…
1- İsteyeceksin;
Gerçekten kilo vermek isteyeceksin ve karar verip, başlayacaksın.
Başlamak bitirmenin yarısıdır, unutmayacaksın.
2- İnanacaksın;
Kilo vereceğine inanacaksın.
3- Kendini seveceksin;
Kendini sevmeyen, beğenmeyenler, "Beni zaten kimse beğenmiyor,
ben kilo versem ne olur, vermesem ne olur" diyenler kilo
vermezler. "Kendini sevmek, beğenmek", ideal kiloya
inmenin en önemli şartlarındandır.
4- Yediklerine dikkat edeceksin;
Kilo vermeye karar verdikten ve başladıktan sonra yediklerinize
"Ben ne yiyorum" diye her an dikkat edeceksiniz. "Yağlı
mı, şekerli mi yiyorum?", "Kola mı içiyorum?",
"Dondurma mı yiyorum?" Bunlarda yağ, şeker oranları
nasıl?", "Beni şişmanlatır mı?", vs…
5- Yediklerinin farkında olacaksın;
Az mı yiyorsun, çok mu yiyorsun? Eskiden daha mı az, daha mı
çok? Eskiye göre neleri değiştirebileceksin?
6- Tatmin olacaksın;
Bir çikolatanın tamamını yemekle, dörtte birini yemek arasında
aslında pek büyük bir fark yoktur. Artık bir çikolatanın dörtte
birini yiyeceksin ve tamamını yemiş gibi hissedeceksin kendini…
Eskiden tabağına 2 biber dolması koyup yerken, şimdi 1 tane
yiyecek ve kendini 2 tane yemiş gibi hissedeceksin. Beynine
bu duyguyu yerleştireceksin.
7- "Kilo vereceğim" demeyeceksin, "İdeal kiloma
ineceğim" diyeceksin;
Kafatası kafamızın içindeki organları, kaburgalarımız iç organlarımızı
korur. Vücudumuz kendini korumaya programlanmıştır. Hiçbir şeyini
kaybetmek ve vermek istemez. Bu nedenle "kilo verme"
(halk dilinde bu tanım oturduğundan bunu kullanıyoruz) konusunda
yapacağımız işleri aklımızdan "verme" diye değil,
"inme" olarak düşünmemiz gerekiyor. "Kilo vereceğim"
değil, "İdeal kiloma ineceğim" diyeceksin, düşüneceksin.
Bu şekilde düşünmezsen vücut aldığı kiloları da vermek istemeyebilir.
8- Makul hedefler koyacaksın;
Örneğin 70 kilosun. Bugün başlasan, 1 ay sonra en normal şartlarla
kaç kiloya inebilirsin? Örneğin 68'e inebilirsin ama 60'a inemezsin.
Bu nedenle kendine olabilecek bir hedef koymalısın. "1
ay sonra 68 kiloya ineceğim" de ve buna ulaşmaya çalış.
9- Kendini ödüllendireceksin;
Diyelim ki kendine koyduğun makul hedefe ulaştın; 70 kilodan
68 kiloya indin. Bu hedefi kendine koyduğunda bir de ödül koy
ve o kiloya indiğinde kendine o ödülü ver. Ödülün bir yemek,
yiyecek de olabilir, bir giyim eşyası da olabilir veya küçük
bir tatil...
10- Düşündüğün
ideal kiloda sevdiğin bir mankenin resmine bakmalısın;
Önünde soyunup, giyindiğin elbise dolabının kapağına, olmak
istediğin ideal kiloda sevdiğin bir mankenin veya düşündüğün
ideal kiloda iken çektirdiğin eski bir kendi resmini yapıştır
ve giyinip, soyunurken ona bak. Yakında o kiloya ulaşacağını,
o mankene benzeyeceğini veya o resimdeki eski haline geri döneceğini
hayal et.
11- Giyimine
özen göster;
Kendini genç ve zayıf gösterecek kıyafetler giyin. Bunlar kendini
beğenmeni, çevrenin seni beğenmesini sağlayacaktır.
12- Akşam 7'den sonra yemek yeme;
Akşam 7'den sonra yenen yemek kilo aldırır. Bu saatten sonra
hafif, az bir şeyler yiyebilirsin; 1 kurabiye, bir meyve, ufak
tefek atıştıracak bir şeyler…
13- Yediklerinin yarısını yiyecek, hareketlerini %50 arttıracaksın;
Kilo vermenin en kestirme yolu budur. Her gün en az yarım saat
yürüyüş yapacaksın.
14- Bu kuralları 21 gün tekrar edeceksin;
21 rakamının bedenimizin moleküler yapısıyla önemli bir alakası
vardır. Gece, gündüz fark etmez, "İdeal kilona inme moduna
girdin ve başladınsa, buraya kadar yazdığımız tüm kuralları
21 gün boyunca içinden tekrar etmeli, beynine yerleştirmelisin.
15- Hep böyle yaşayacaksın;
Karakter olarak hep iyi görünümde, ideal bir kiloda olmak ve
hep öyle kalmak istiyorsan, hep bu kurallar çerçevesinde yaşamalı,
her zaman bu kurallara uymalısın.
Uykusuzluk problemleri
Neden uyuyamayız?
Derin
üzüntüler, sıkıntılarla, problemlerle dolu bir hayat, yatağa
yattıktan sonra uzun uzun düşünmeler, beynin devamlı meşgul
olması uykuya dalmamızı, uyumamızı en fazla etkileyen sebeplerdir.
Uykusuzluk, uyuyamama sorunlarında da "Sinekleri avlamak
mı, bataklığı kurutmak mı?" konusunun altını çizmek istiyoruz.
Bu sorunun çözümünde de beyindeki üzüntü, sıkıntı, depresyon,
stres, gerginlik problemlerini çözmeden bu sorunu ilaçlarla
halletmek pek mümkün görünmemektedir.
Zİ ile uyuma tekniği
Beyin meşgulse, düşünüyorsa uyuyamazsınız. Beyin düşünmezse
uykuya dalmak kolaylaşır. Biz de bundan yararlanıyoruz.
Vücut güzellikle, iyilikle olmayan, zorla olan her şeye karşı
koyar. Doğada iyi, normal, sağlıklı yaşam, tamamen iyilik, güzellik,
mutluluk temeline dayanır. Hayvanlar bile gözünüze bakıp, sevilip,
sevilmediklerini anlarlar. Sevgi dolu bakarsanız, size güvenir,
yaklaşır, uysallaşırlar, onlar da sizi severler. Annelerimizden
duymuşuzdur; "Çiçeklere güzel şeyler söyleyin, daha güzel
büyür, çiçek açarlar", vs. diye... Evet, doğa iyilik, güzellikten
anlar, size güzel karşılık verir. Çiçekler bile daha güzel açar.
İnsan olunca bu yaklaşım daha da kuvvetli kendini gösterir tabii
ki. İnsanlarla iyi bir iletişimin temeli iyilik ve güzellik
üzerinedir. Bu kendi kendimizle olan iletişimizde de aynıdır.
İyi olmanın, güzel olmanın, sağlıklı olmanın ilk şartı kendimizi
sevmektir, kendimize iyi davranmak, ruh sağlığımızı korumaktır.
Konumuz "uyku" olunca, buna odaklanalım şimdi… Uyumak
için rahat olmamız gerekir öncelikle. Bugünkü yaşantımızda bu
kadar sıkıntı, üzüntü ile uğraşırken nasıl rahat olacağız peki?
Bu çok zor ama çok güzel bir laf var; "Yaşama hakkınız
mücadele etme gücünüz kadardır" der. Mücadele edeceğiz,
uğraşacağız ne yapalım, başka çaremiz yok.
Sağlığımızı korumak o kadar kolay mı? Zor, ama ne yapalım, koruyacağız
işte. Bazı şeyler zor, bazı şeyler de zor… Biz kolayını da,
zorunu da halledeceğiz, halletmemiz gerekir, başka çaremiz yok.
Öğreneceğiz, bileceğiz, uygulayacağız.
Evet, gelelim "uyuma" konumuza yine... Yukarıda "zorlama"
konusuna değindik; vücudumuzu hiçbir şeye zorlamamamız gerekiyor.
Genel olarak yavaş, huzurlu, sakin, stressiz olmaya çalışmalıyız
günlük hayatımızda…
Hayatımızda önemli bir problemimiz varsa bu uyumamızı olumsuz
yönde etkiler. İyi uykunun birinci ön şartı, problemsiz bir
hayattır. Buna rağmen uyumamız lazım, ne yapalım?
Hemen, yatar yatmaz uykuya dalamayız. Bu zaman zaman belki olur
ama genelde zordur. Yukarıda anlattık; vücudumuza zorlama yok...
Hayatın ve vücudumuzun normalitesine uyum sağlamamız gerekiyor.
"Normalite" nedir burada? Vücudun genel durumuna,
isteğine karşı koymamak...
Vücut ne ister?
Aşırı, anormal yorgun değilsek, günlerdir uykusuz değilsek
vücut hemen uykuya dalmak istemez. Yattıktan sonra bir süre
düşünmek isteriz. Bu hoşumuza gider. Bir sıkıntımız olsun, olmasın,
biz yattıktan sonra bir süre düşünmek isteriz. Bu nedenle bırakacağız,
beyin bir süre düşünsün, günün yorumunu yapsın, yaptıklarımız
ve yapacaklarımızı düşünsün. Acelemiz yok... Zİ tekniklerinde
acele yok. Aşırı yavaşlığa da yer yok... Bunu yazılarımızdan
anlamışsınızdır. Seanslarda acelemiz yok ama iyileşmede acelemiz
var. Seanslar aylar yıllar sürsün istemeyiz. Hedefe ulaşmada
acelemiz var. Uygulamalarda acelemiz yok. Son derce sessiz,
ağır, relaks, yavaş olmalıyız seanslar sırasında... Buralarda
acele gerilim yaratır bizde. Uyum zorlaşır. Yani vücudumuzun
isteğini yerine getirmemiz gerekir… Kendimize 15 - 20 dakika,
yarım saat izin vereceğiz düşünmek için… Evet, makul bir süre
düşündükten sonra yavaş yavaş uyku uyumaya hazırlamamız gerekiyor
kendimizi (kendimizi uyutacaksak). Bunun için rahatlamamız,
daha az hareket etmemiz, düşüncelerimizi yavaşlatmamız, ağırlaştırmamız
gerekiyor. Kendimizi uyuma moduna sokmamız gerekiyor… Şimdi
kendimizi daha az hareket ederek, daha az düşünerek, sabitleştirerek,
ağırlaşmaya çalışmamız gerekiyor… Sonra sağ veya sol yanımıza
dönmemiz gerekiyor (sağ tarafa dönmek tavsiye olunur). Burada
önemli bir konu; yatağa giderken şunu aklınıza koyun; "Yatak
düşünme yeri değil, uyuma yeri"... Yatak düşünme yeri değil,
uyuma yeri"… Hep bunu düşünün, arada bir içinizden tekrar
edin. Yatağa giderken, yatmaya, uyumaya gittiğinizin bilincinde
olun. Uykusuzluk sorununuz varsa, uykunuz tam olarak gelmeden
yatmaya asla gitmeyin. Uykunuzu neler getiriyorsa onları yapın;
film seyredin, kitap okuyun, ışıkları loş hale getirin, çevrenizi
sessizleştirin, vs. vs…
Sağ tarafınıza dönün. Yan yatın ve cenin pozisyonu alın (dizlerinizi
hafifçe karnınıza doğru çekin) ve bu şekilde yatın. Kendinizi
uyumaya hazırlayın. "Artık uyuma zamanım geldi, uyumalıyım",
Yatak düşünme yeri değil, uyuma yeri…" deyin içinizden...
İyice kendinizi salın, rahatlamaya bakın, kendinizi sabitleyin,
fazla hareket etmeyin, hiç bir şey düşünmemeye çalışıp, ağırlaşmaya,
uyumaya hazır hale gelmeye gayret edin.
Şimdi (sağ tarafınıza yatmış, cenin pozisyonunda iken) yukarıdaki
seanslardan hatırlayın, derin nefes alın. 5'e kadar sayana kadar
çekin. 1, 2, 3, 4, 5... Şimdi nefesinizi 5'e kadar sayana kadar
tutun ve 10'a kadar sayana kadar uzuuun bir şekilde bırakın...
Evet, bir daha; 5 çekin, 5 tutun, 10 bırakın... Gayet yavaş…
Böyle devam edin. Bu şekilde karın altındaki kaslarımız gerilir,
vücudumuz mutluluk hormonları salgılar, beynimize mutluluk sinyalleri
gider, beynimize bol oksijen gider. Metobolizmamız rahatlar,
kalbimiz daha rahat çalışır, çarpıntılar, korkular biter, içimiz,
ruhumuz rahatlar. Bu bizi uykuya hazırlar.
Evet, böyle devam ederken, şimdi simsiyah bir duvar düşünün.
Simsiyah… Simsiyah… İstediğiniz büyüklükte… İsterseniz sonsuz…
Ve siyahlığın içinde beyaz bir yuvarlak çember düşünün… Yuvarlağın
büyüklüğü sizin istediğiniz büyüklükte. Ne kadar isterseniz
o büyüklükte… Çapı 3 - 5 metre de olabilir, 3 - 5 cm de olabilir,
çemberin kalınlığı da size bağlı, istediğiniz kalınlıkta olabilir.
Bu çember nokta şeklinde de olabilir.
Bu simsiyah duvarı düşünüyorsunuz ve içindeki beyaz çemberi
veya noktayı… Bunu düşünün... Beyaz çemberin içine bakın, içine
odaklanın. Hep içine bakın. Hep içine bakın. Başka bir şey düşünmeyin,
düşünmemeye çalışın. "Yatak uyuma yeri, düşünme yeri değil";
bunu içinizden tekrar edin. Simsiyah duvar, içinde beyaz bir
çember. Ve çemberin içine bakıyorsunuz. Hiçbir şey düşünmüyorsunuz...
Hiçbir şey düşünmüyorsunuz... Hiçbir şey düşünmüyorsunuz… Bu
arada 5 çek, 5 tut, 10 bırak... Bu şekilde nefes almaya ve vermeye
devam ediyorsunuz. Çok yavaş, sakin, acelesiz, relaks… Bu şekilde
hiç düşünmemiş oluyorsunuz. Beyin meşgul olmuyor ve kısa bir
süre içinde uykuya dalabiliyorsunuz.
Unutmayın, bu uykuya dalma tekniklerinden sadece biridir, başka
teknikler de vardır. Durumsal olarak (vücutta olan hastalıklar,
yaş, cinsiyet, sosyal durum, vs.) başka yöntemlerle de ilaç
vs. kullanmadan uyuyabilmek mümkündür. Dünyada ölüm dışında
her şeye çare var çok şükür. Önemli olan, aramak ve bulmak…
Bunun için istemek (çare aramak), inanmak ve başlamak (harekete
geçmek) gerekir.